Çoğu yapay zeka projesi, ilk hedef çok büyük olduğu için başarısız olur.
Ekipler “müşteri hizmetlerini otomatikleştirmek” veya “satış sürecini yeniden tasarlamak” isterler, ancak bunlar görev değil, kategorilerdir. Bir ajan projesi her zaman küçük ve belirli bir şeyle başlamalıdır. Görev ne kadar net tanımlanırsa, o kadar hızlı test edebilir, öğrenebilir ve geliştirebilirsiniz.
Şöyle düşünün: ilk ajanınızın işi şirketi bir gecede değiştirmek değil. Onun amacı, bir işi güvenilir şekilde yapabileceğini ve değer katabileceğini kanıtlamaktır. Bu sağlandığında, ölçeklendirmek çok daha kolay olur.
İyi bir ilk görevin ne olduğuna bakalım. İyi bir ilk görev üç özelliğe sahiptir: kendi içinde tamamlanabilir, ölçülebilir ve mevcut bir iş akışına bağlıdır.
Kendi içinde tamamlanabilir olması, tek bir etkileşim veya konuşma içinde bitirilebilmesi demektir. Açık bir başlangıcı ve sonu olmalı.
Ölçülebilir olması, işe yarayıp yaramadığını anlayabilmeniz anlamına gelir. Ya müşteri cevabını alır, ya talep çözülür, ya da veri toplanır.
Mevcut bir iş akışına bağlı olması ise, ekibinizin zaten yaptığı bir işi değiştirmesi veya geliştirmesi demektir.
Başlamak için en kötü yer, on farklı sisteme veya birden fazla departmanın onayına bağlı bir görev seçmektir.
Terminal Roast’un bu konuya nasıl yaklaştığına bakalım. Sahibi Taryn, başlangıçta her şeyi otomatikleştirmek istiyor: önceden sipariş, teslim alma koordinasyonu, ürün önerileri ve müşteri anketleri. Heyecanı güzel, ama kapsam çok büyük. Biraz tartıştıktan sonra, küçük ve net bir şeyle başlamaya karar veriyor. Ajan, müşterilerle yeni kahve çeşitleri, hamur işleri ve tarifler hakkında konuşacak. Bu önerileri toplayacak, özetleyecek ve Taryn’e haftalık olarak en iyi müşteri fikirlerini içeren bir rapor gönderecek.
Hepsi bu! Bu sürüm ulaşılabilir, ölçülebilir ve faydalı. Terminal Roast’a teknolojiyi test etme, iç ekibini eğitme ve büyük bir yayına gerek kalmadan erken değer yaratma imkanı sunuyor.
Bu yaklaşım her organizasyon için geçerlidir. İş hedeflerinizle uyumlu, tek ve dar bir kullanım senaryosu ile başlayın.
Destek ekibindeyseniz, sıkça gelen bir konu veya soru kategorisi seçin.
Satış ekibindeyseniz, süreci yavaşlatan bir adımı seçin.
İK’daysanız, sürekli tekrar edilen bir çalışan sorusuna odaklanın.
Küçük başladığınızda, hızlıca test edebilir, veri toplayabilir ve ajanın gerçekten değer katıp katmadığını görebilirsiniz. Eğer katıyorsa, sorumluluklarını genişletmek doğal bir sonraki adım olur.
İşte iyi bir test: Ajanınızın amacını tek cümlede açıklayamıyorsanız, kapsamı çok geniş demektir.
İşte bazı iyi örnekler:
- “Ajanımız müşterilerin sipariş durumunu kontrol etmesine yardımcı olur.” veya
- “Ajanımız yeni çalışanların şirket yan haklarını anlamasına yardımcı olur.” veya
- “Ajanımız müşteri geri bildirimlerini haftalık olarak özetler.”
Bunların her biri dar, ölçülebilir ve doğrudan mevcut bir iş akışına bağlıdır. Bu ilk adım, pilot aşamadan üretime ne kadar hızlı geçebileceğinizi belirler. Proje net olduğunda, ileride boşa harcanan çabadan ve tahminlerden kaçınırsınız. Çoğu ekip, asıl zorluğun gelişmiş bir ajan oluşturmak olduğunu düşünür.
Aslında asıl zorluk, basit bir ajan tanımlamaktır.
Terminal Roast, ilk küçük uygulamasından öğrenip bunu geliştirecek ve değer kattığında kapsamı genişletecek. Aynı disiplin, ajanları operasyonlarının bir parçası yapmak isteyen her organizasyon için geçerlidir. Başarılı bir ilk görev size güven, veri ve yatırımın işe yaradığını gösteren kanıt sunar. Diğer her şey bunun üzerine inşa edilir.
Eylem: Ajanınızın mevcut bir iş akışını destekleyecek şekilde yapabileceği tek, ölçülebilir bir görevi yazın.
Açıklamak bir cümleden uzun sürüyorsa, kısaltın ve tek cümleye indirin.
